çalkantı
[isim] Deniz ve gölde dalgalanma
ÇALKANTI İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- alavere
- ana baba günü
- anafor
- anarşi
- arbede
- başıboşluk
- başıbozukluk
- başsızlık
- curcuna
- çalkantı
- çıngar
- dalgalanma
- erksizlik
- fesat
- fetret
- fitne
- gürültü
- gürültü patırtı
- har hur
- hayhuy
- hengâme
- hercümerç
- ifsat
- ihtilal
- istikrarsızlık
- isyan
- kaba kuvvet
- kaos
- karambol
- kargaşalık
- karışıklık
- keşmekeş
- kıyam
- kıyamet
- kızılca kıyamet
- kör dövüşü
- kundak
- mahşer
- miting
- niza
- nizamsızlık
- patırtı
- sertlik
- şiddet
- şiddet olayı
- tedhiş
- telaş
- tepişme
- terör
- teşevvüş
- velvele
- vurtut
- yürüyüş
- balgam
- bokluk
- cibre
- cüruf
- çalkantı
- çapak
- çekirdek
- çepel
- çeper
- çiğit
- çöp
- demir boku
- dışık
- donra
- döküntü
- eğinti
- eşelek
- gübür
- izmarit
- kazıntı
- kepek
- kir pas
- koçan
- konak
- köftün
- kusmuk
- kusuntu
- kusur
- küf
- kül
- küspe
- leke
- mikrop
- moloz
- müzahrefat
- pas
- pasak
- pesek
- pislik
- posa
- saçıntı
- sandık lekesi
- soyuntu
- sümük
- süprüntü
- şaibe
- talaş
- tarantı
- telve
- toz
- toz bulutu
- toz duman
- toz toprak
- tozuntu
- uykuluk
- zifir
HECELEME
çal-kan-tı ÇALKANTI KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Deniz ve gölde dalgalanmaÖrnek: Kaptan, gemiyi ağzına kadar doldurmuş, gemi yan yatmış, bir deniz çalkantısıyla alabora olmuş.
- [isim] Çalkanmış şey
- [isim] Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp
- [isim] [mecaz] CoşkuÖrnek: Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı
- [isim] [mecaz] Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durumÖrnek: Beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük